Jump to content

Falcon'un Hikaye dükkanı


-OneSide
 Share

Recommended Posts

kimiz ?

pGv39N.jpg

Tanrı, iblis, kurtarıcı, ölüm getiren ve yüzlercesi.

Biz kimi için Tanrının şevkati kimi için ise iblisin yeryüzündeki yüzleriyiz. Ama her şeyden önce insanız. Yada önceden insandık. Nedir bizi ilahlaştıran vede bir o kadar korkutucu kılan. Sanırım hikayemizin başlangıcına hala insanken ki halimize dönmeliyiz.

İnsanlığın ve Dünya'nın bir anka kuşu misali yeniden doğuşuna asırlar öncesine bir yolculuk.

Bir gurup insanın büyük ihaneti ile Dünya'da canlılığın bitişi. Hiçbir şey karşılıksız kalamazdı. İnsanlığını geride bırakmış insanlar, yada sizin değiminiz ile Orokinler.

Ay'ı kolonileştiren bu toplum teknoloji adına büyük atlamalarla gelişmişti. Orokin'ler geliştikçe insanlıklarını bir nebzede olsa kötü yolla kazandılar. Kibirleri ve açgözlülükleri öylesine büyümüştü ki kendilerini Tanrı ilan etmiş ve yarattıkları yaşam biçimleri ile evrenin kontrolünü kendilerine istemişlerdi. Kas yığını akılsız robotlar, başka bir deyişle Grineer'lar. Fethedilen yeni topraklara Orokin teknolojisini ve kültürünü taşıyacak Corpus'lar. Ve Orokin'lerin günahlarından doğan şeytanları Sentient'ler.

Hatıralarımın en derinlerinde hala insanken ki anılarım. Kendi şeytanlarımızı kendimiz yaratırız demişti babam. Tıpkı kısır ve kırılamaz nefret zinciri misali.

Peki bizler neresinde idik bu hikayenin ?

"Zariman ten zero" zamanı ve uzayı bükerek yeni güneş sistemleri keşfeden araştırma gemisi. Bir kaç ömür sürecek bu yolculukta aileleri ile gönüllü olan araştırmacılar uzayın karanlık ve soğuk derinliklerine yelken açmıştı. Kendi sonlarına Void'e gittiklerinden habersiz. Önce bulanan zihinler ve kavgalar patlak verdi. Sonra birbirlerinin canını zevkle alacak kadar çıldırdı yetişkinler. Void adeta oyuncakmışcasına zihinlere giriyor sulandırıyor oynuyor ve insanların çılgınca acılar içinde, hayvani bir biçimde birbirlerini katledişini izliyordu. Peki ya çocuklar ? Belki sadece eğlence için belkide bilmediğimiz bir sebepten etkilenmiyorduk. Tek yapmamız gereken kendimizi savunmak o kadar kolay ha. Ailemizi öldürmek manasına gelse de.

İşte o zaman insanlığını bırakan ilk Tenno ortaya çıktı. "Ben bir avcıyım. Onlar ise avlıyacağım hayvanlar."

Bazen sevginin farklı türleri vardır. Sevdiğinin ruhu bedeninden ayrıldığında istirahatı için bedenini yanına göndermelisin. Bu zırvalar yükümü hafifletmeyen yalanlardan ibaret.

Sevdiklerimizi kendi ellerimizle öldürdüğümüzde insanlığımızı da geride bırakmış olduk. Void'in laneti yada kutsaması olan güçlerle. Ancak kontrol edebileceğimizden fazlası vardı. Kendi gücünün içinde boğulmak yada kendi zihninde zincirler ile kabuslara bağlanmak. Zincirler canını ne kadar yakarsa yaksın bırakamamak. Yoksa sizin tercihiniz ceset bile olduğunu anlayamayacağınız bir parça et ve kan banyosu yapmış kendinizle karşı karşıya kalmak mı olurdu ?

Orokin'ler bizi bulduklarında onların gözünde aşağılık ve topraklarını kirleten farelerden ibarettik. Bizi bu dünyadan silmeleri gerekiyordu. Yüce Orokin ırkının ihtişamını kirlettik sanırım meh. Ancak biri vardı ki Orokin olamayacak kadar iyi insan olamayacak kadar eksiksiz. Belkide bize yaptıklarını bunlarla paravanlıyordu ha ?

Orokin'lerin yüksek teknoloji sayesinde Warframe adı verilen hapislere atılmış gücümüz onların oyuncağı, bizler ise köleleri olmuştuk. Bize neden mi ihtiyaçları vardı ? Kendi şeytanları Sentient'ler. Her koşula ve her silaha bağışıklık geliştirebilen Orokin'lerin şeytanları ayaklanma çıkarmış ve kendini Tanrı ilan edecek kadar kibirli bu insan müsveddelerini yok oluşun eşiğine getirmişlerdi. Margullis namı değer annemiz bizi yöneten ve Orokin maşası yapan yegane kişi. Bizim dahil oluşumuz ile Tenno'nun ihtişamı yayıldı Sentient'ler geri çekilmek zorunda bırakıldı. Ancak kinleri bu kadar çabuk dinmezdi. Tıpkı bizim gibi. Şekil değiştirebilen Sentient "Natah." işte bu yenilgiyle doğmuştu.

Margullis'i öldürmüş ve yerine geçmişti. Onun rüyaları bizim gerçeklerimiz olan Margullis'in "Orokin'lerin olmadığı bir dünyayı hayal etmesi." Tenno'nun zincirlerini kırarak belkide ilk defa özgür oluşuna ön ayaktı. Babası ve yaratıcısına karşı çıkarak bizi korumuş ve Lotus olarak yeniden doğmuş Sentient. Kısır Sentientler arasında çocuk sahibi olmak isteyen ve bizleri çocukları gibi gören yegane varlık.

Şimdi söyle bakalım fani ?

Kendi ailelerini ve ırkını katleden bizler Tanrı mıyız yoksa İblis mi ?

Gırtlağını parçalayarak kendi kanında boğduğumda, gözleri yaşlar içinde:

"Orada bir şey var evlat bizden ve bildiklerimizden çok daha farklı. Bizi izliyor ve bekliyor."

Demişti babam. İşte benim seçtiğim yol budur. Nefret çemberini parçalamak bizle dalga geçen Tanrıyı katletmek ve nefretin tek odak noktası olmak. Belkide tek çözüm budur ha ?

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Sign in

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
 Share

×
×
  • Create New...